ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

KASAS

49

/

51

 

 

49. De ki: "Eğer siz doğru söyleyenler iseniz, o halde Allah katından ikisinden daha doğru yol gösterici bir kitap getirin ki, ben de ona uyayım."

50. Eğer sana cevap vermezlerse, bil ki onlar ancak hevalarına uymaktadırlar. Allah'tan bir hidayet olmaksızın hevasına uyandan daha sapık kim olabilir ki? Muhakkak Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.

51. Andolsun ki Biz, belki öğüt alırlar diye sözü onlara birbiri ardınca ulaştırdık.

 

"De ki: Eğer siz" ikisinin sihirbaz oldukları hususunda "doğru söyleyenler iseniz, o halde Allah katından ikisinden daha doğru yol gösterici bir kitap getirin ki, ben de ona uyayım."

Yani ey Muhammed de ki: Siz müşrikler topluluğu madem bu iki kitabı inkar ediyorsunuz "o halde Allah katında ikisinden daha doğru yol gösterici bir kitap getirin ki, ben de ona uyayım." Böylelikle bu sizin kafir olmanıza bir mazeret teşkil etsin. Yahutta Musa ile Muhammed (ikisine de selam olsun)'a verilen kitaplardan daha çok doğru yolu gösteren bir kitap getirin. Bu da Küfelilerin "iki sihir" şeklindeki kıraatlerini pekiştirmektedir.

 

"ona uyayım" buyruğunu el-Ferra ref' ile okumuştur. Çünkü bu "Kitab"ın sıfatıdır ve o da nekredir. el-Ferra dedi ki: Eğer (ona uyayım anlamındaki buyruğu) meczum okursan -ki güzel olan budur- şart(ın cevabı) olarak meczum olmuştur.

 

"Eğer" ey Muhammed, Allah'tan bir kitap getirmek suretiyle "sana cevap vermezlerse, bil ki onlar ancak hevalarına uymaktadırlar" yani kendi arzularına, güzel gördüklerine, şeytanın kendilerine sevdirdiği şeylere uymaktadırlar. Bu ise onlar lehine bir delil teşkil edemez.

 

"Allah'tan bir hidayet olmaksızın hevasına uyandan daha sapık kim olabilir ki?" Hiç kimse böylesinden daha sapık olamaz. "Muhakkak Allah zalimler topluluğunu hidayete iletmez."

"Andolsun ki Biz ... sözü onlara birbiri ardınca ulaştırdık." Birini diğerinin izinden gönderdik. Bir peygamberin arkasından bir diğer peygamber gönderdik.

 

el-Hasen "Birbiri ardınca ulaştırdık" buyruğunu şeddesiz olarak; "Birini diğerine ekledik" diye okumuştur. Ebu Ubeyde ve el-Ahfeş şöyle demektedirler: Bu, tamamladık, eksik bırakmadık demektir. Birşeyi birbirine eklemek gibi. İbn Uyeyne ve es-Süddi ise; beyan ettik diye açıklamışlardır. İbn Abbas da böyle demiştir. Mücahid ise Biz bunu geniş geniş açıkladık, diye açıklamıştır. O bu lafzı böylece okurdu. İbn Zeyd dedi ki: Biz dünyaya ait haberi onlar için, ahirete ait habere iliştirdik. Öyle ki onlar dünyada iken ahirette gibidirler.

Meani alimleri de şöyle demişlerdir: Bizler peşi peşine, ardı arkasına sözü ulaştırdık ve Kur'an-ı Kerim'i va'd, vaid, tehdit" kıssalar, ibretler, nasihatler ve öğütler olmak üzere, bir kısmı diğer bir kısmının ardından indirdik. Bundan maksadımız ise onların öğüt alarak kurtuluşa ermeleridir. Bu okuyuşun aslı; "İplerin birini diğerine ekledi" ifadesinden gelmektedir. Şair dedi ki: "De ki Mervanoğullarına: Nedir hali öyle bir himayenin Ve sürekli birbirine eklenen (eskimiş, çürümüş) güçsüz bir ipin (himayenin)"

 

İmruu'l-Kays da şöyle demiştir: "(Benim atımın) hızlı koşusu çocuğun birbirine eklenmiş İpe bağlı bir fırfırı elinde döndürmesi gibi hızlıdır."

 

"Onlara" lafzındaki zamir Mücahid'den gelen rivayete göre Kureyş'e aittir. Yahudilere ait olduğu da söylenmiştir. Bir görüşe göre her ikisine de aittir.

 

Ayet-i kerime Kur'an-ı Kerim Muhammed (s.a.v.)'e bir defada verilmedi, diyenlerin bu itirazlarını reddetmektedir.

 

"Belki öğüt alırlar diye," İbn Abbas dedi ki: Muhammed'in tebliğinden öğüt alırlar da ona iman ederler.

 

Şöyle de açıklanmıştır: Öğüt alırlar da kendilerinden öncekilere inen azabın benzeri bir azab üzerlerine iner diye korkarlar. Bu açıklamayı da Ali b. İsa yapmıştır. Bir diğer açıklama da şöyledir: Belki Kur'an ile öğüt alıp putlara ibadetten vazgeçerler. Bu açıklamayı da en-Nekkaş nakletmiştir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Kasas 52-53

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR